19 Ekim 2010 Salı

Ace Hotel, Stumptown Coffee, NY...Daha ne istenir?


Yıkılan bir otel Ace Hotel. Broadway 29'da. Ve şansımız yaver gitti de burada kalabildik. Lobby'si kadar cool odaları var. Çok genç tasarlanmış, kalanlar da zaten genelde genç. Hemen yanında Breslin restaurant var. Daha güzeli Stumptown Coffee. Sabahın 6'sından itibaren otele inanılmaz güzel bir kahve kokusu yayılıyor. Kasketli çalışanları, dizaynı ve lezzeti ile favorim oldu. Çocuklar ile erkenden lobby'e inip, sıralar oluşmadan kahvemi alıp lobby'de çocuklar oynarken bilgisayarımda takılmak inanılmaz hoşuma gitti. Çıkmadığım gecelerde de gençlerle dolan barı ve özel partileri bana çok iyi geldi. Ny'ı çok seviyorum, napabilirim...
Yeşim, the Newyorker.

İste sushi budur!


Newyork'da Ulya ile Blue Ribbon sushi restaurant'a gittik ve gerçek sushi nedir anlamış oldum. Henüz İstanbul Modern'de, bir sushi ustasının nasıl canlı balıktan sushi yaptığının videosunu izlemiştim. Ordaki şef canlı (evet canlı!) balığı temizleyip incecik filetolar kesiyor ve anında servis yapıyordu. Blue Ribbon'da ise şöyle oldu. Spanish Mackharel isimli balık canlı iken alınıyor, öldürülüyor, oracıkta pulları ve kanatları temizleniyor, ikiye bölünerek kılçıklarından ayrılıyor ancak kılçık atılmıyor. Her bir taraf dilimlenerek ortada kılçık olacak şekilde servis ediliyor. Biz de bu servis edilen tamamen raw! balığı özel sosuna batırarak bir güzel yedik. Balık bittikten sonra kılçıkları garson geri götürdü ve kızgın yağda kızartarak geri getirdi. Kılçıklarını da kuyruğu da dahil olmak üzere çıtır çıtır yedik. İşte sushi budur! New york'da bile yan masalar o balığı nasıl yedik diye bakakaldı.

Bizim yemediğimiz ancak diğer masaya servis edilen bir inanılmaz yemek de canlı ıstakozdu. Henüz öldürülmüş halen kuyruğu sallanan istakozun şef içini temizledi. Etini kabuğundan tamamen ayırdı ve dilimleyerek buza yatırdı. Saniyeler içinde temizlenmiş olan istakoz halen kuyruğunu sallarken kabugunu tabaga yerleştirdi, yanına biraz havuç koydu. Buza yatırdığı içini de kabugun içine tekrar geri koyup servis yaptı.

Bu kadar raw bir mutfak!! İşte asıl sushi budur. Ben artık her yediğime sushi demem. Mümkünse her yerde de sushi yemem.

8 Mart 2010 Pazartesi

Pukka Living Nedir?

Pukka Living--İstanbul ve dünyadan nev’i şahsına münhasır keşifleri, fark yaratan kişileri ve onların yaptıklarını duyuran ücretsiz bir fısıltı gazetesi... Keşfet